Ritzer’in McDonaldlaşma Tezi

George Ritzer’in McDonaldlaşma Tezi

Yazarlar: Himmet Hülür & Hamit Ölçer

George Ritzer (2013, s. 584) McDonaldlaşma tezini ortaya atarken Max Weber’in “rasyonelleşme” kavramından ilham alır ancak Weber’den farklı bir açıklama modeli sunar. Bu bağlamda Weber, bürokrasiye odaklanırken Ritzer daha çok fast-food restoranlarını model olarak ele almaktadır. Ritzer için McDonaldlaşma tezi, modern toplumun rasyonel-bilimsel karakterini yansıtmaktadır (Ahuvia & Bilgin, 2011, s. 361). George Ritzer, McDonaldlaşmanın sadece restoranları değil aynı zamanda eğitim, iş, sağlık, turizm, boş zaman, diyet, politika, aile ve neredeyse toplumun her alanını kuşattığına dikkat çekmektedir (Warde, 2006, s. 374).

Ritzer’e göre Weber’in biçimsel rasyonelliği modern toplumun baskın örgütlenme tarzını yansıtmaktadır ancak Weber’in döneminden sonra rasyonelleşme çok daha ileri düzeylere taşınmış ve gündelik ilişkileri kuşatacak şekilde kapsamı genişlemiştir (Bakardjieva, 2014, s. 3). Bu açıdan Ritzer, örgütsel düzeydeki rasyonelleşmenin yanı sıra gündelik ilişki ve etkileşim biçimleri üzerindeki rasyonelleşmenin günümüzdeki kapsamını oluşturduğuna dikkat çekmektedir.

McDonald’s’ı pek çok kişinin sıradan bir restoran olarak değerlendirmesi muhtemeldir. Gün içerisinde öğle ya da akşam yemeği için uğradığımız, siparişlerimizi hızlı bir biçimde verdiğimiz ve aynı şekilde hızlıca yemeğimizi tükettiğimiz ve dahası restoran içinde çok fazla vakit geçirmediğimiz sıradan bir restoran olarak anlaşılır. Genel itibariyle tek kullanımlık olan hamburger paketleri ile içinde patates cipsleri bulunan kağıt kaseler ya da tek kullanımlık içecek bardakları, tek kullanımlık soslar ya da pipetler söz konusudur (Göker, 2015, s. 395). Diğer taraftan Ritzer’e göre durum bundan ibaret değildir. Ritzer, özellikle McDonald’s restoranlarının basit anlamda bir yeme-içme yeri olmanın ötesinde toplumsal yaşamın tüm alanlarının akılcılaşma sürecinin tipik bir modeli olduğunu ileri sürer.

Ritzer, günümüzde hâkim olan rasyonelleşme biçimi olarak toplumun hemen her alanında varlığını gösteren McDonaldlaşmanın temel boyutlarını saptamıştır. Bunlar; verimlilik, hesaplanabilirlik, öngörülebilirlik, denetim ve rasyonelliğin irrasyonelliği (Ritzer, 2013, s. 584-585) biçiminde karşımıza çıkmaktadır.

Verimlilik, belirli bir amaç için en uygun araçları seçmek anlamına gelir. Verimlilik, tüketiciler için ihtiyacını hissettikleri şeyleri asgari bir çabayla daha çabuk elde edebilmede avantajlar sunar. Yine bu metotla işçiler görevlerini daha hızlı biçimde yapabilir. Dahası yöneticiler de bundan faydalanmaktadırlar (Ritzer, 2011, s. 69). Örneğin mutfak eşyası olan mikrodalga fırınlar bir bakıma fast-food restoranlarının çekiciliğine katkı sunmaktadır (Ritzer, 2011, s. 90). McDonaldlaşmanın verimlilik ilkesi, müşteriye dahi iş yaptırabilecek bir biçime bürünmüştür (Ritzer, 2011, s. 99).

Ritzer’e göre (2011, s, 100-101) McDonaldlaşma, hesap edilebilen, sayılabilen, nicelleştirilebilen bir yapıya sahiptir. McDonaldlaşmada nicelliğe yapılan vurgu hem işlemlerle yani üretimle hem de ürünlerle yani mallarla ilgilidir. Bir kez nicelleştirilince, ürün ve işlemler daha öngörülebilir hale gelmektedir; çünkü her yerde aynı miktarda malzeme söz konusudur. Ritzer, bir fast-food restoranında az miktarda para karşılığında çok miktarda yiyecek almanın bir gerçeklik olmayıp bunun bir yanılsamadan ibaret olduğunu vurgular. Sözgelimi büyük ve ucuz bir hamburger ekmeği hamburgeri aslından daha büyük göstermektedir. Öyle ki yanılsamayı arttırmak için ekmeğin içine konulanlar yemekten dışarı taşacak biçimde ayarlanmaktadır (Ritzer, 2011, s. 105).

Ritzer, rasyonelleşmenin beraberinde getirdiği McDonaldlaşmanın gelecek öngörüsü sağladığını ileri sürer. Ritzer’e (2011, s. 126) göre rasyonelleşme, herhangi bir mekân veya zamandan diğerine geçişte öngörüyü sağlamak için artan bir çabayı barındırmaktadır. Bu yüzden, rasyonelleşmiş bir toplumda disiplin, düzen, sistematiklik, biçimsellik, rutinleşme, tutarlılık ve metodik olma türünden özellikler hakimdir. Böyle bir toplumda insanlar pek çok ortamda ve zaman süreci içinde neyle karşılaşabileceği hakkında önceden bilgiye sahip olurlar.

Modern toplumun ilk döneminden itibaren insanları denetleyen çeşitli teknolojiler geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Son dönemde geliştirilen teknolojiler ise rasyonelleşmiş ortamlarda çalışan insanların yerini almaya başlamış ve insansız teknolojik denetime doğru hızlı bir değişim ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla robotları ve bilgisayarları denetlemek insanları denetlemekten çok daha kolaylaşmıştır. Bu bağlamda McDonaldlaşma hem çalışanlar hem de müşteriler açısından insansız teknolojilerle denetime tabi tutulma işlevini görmektedir (Ritzer, 2011, s. 153-154). İnsansız teknolojiler vasıtasıyla denetim toplumsal yaşamın farklı alanlarını kapsayacak şekilde gelişimini sürdürmektedir. Ritzer, yeme-içmenin denetim altına alınmasını, toplumun her alanında görülen rasyonelleşmenin zirve noktası olarak inceler (Blank, 2007, s. 723).

Akılcı sistemler kaçınılmaz biçimde akılcılığı sınırlayan ve sonunda akılcılığı tehlikeye sokmuş ve akılcılığı yok edici birtakım akıldışılıklar geliştirmiştir. Genel düzeyde akılcılığın akıldışılığı, McDonaldlaşmanın pek çok negatif yönünü ve etkisini açıklayıcı bir vurgudur. Akılcı sistemler neredeyse insanlıktan çıkarıcı bir düzeye gelmiştir (Ritzer, 2011, s. 179-180). “İlerlemeye devam eden akılcılaştırma, sağlığı ve belki de insanların yaşamını çeşitli yollarla tehdit eder: Bol miktarda yağ, kolesterol, tuz ve şeker… Çocuklara hitap eden fast-food restoranları yalnızca ömür boyu fast-fooda bağlı insanlar değil, aynı zamanda tuz, şeker ve yağ oranı yüksek gıdalara alışmış insanlar da yaratmaktadır” (Ritzer, 2011, s. 190).

Ritzer, McDonaldlaşma tezi çerçevesinde Yahudi Soykırımı’nı ifade eden Holocoust’u çözümler ve McDonaldlaşma sürecinin ilkeleri ile Holocoust sürecinde ortaya çıkan yok etme teknikleri arasındaki benzerliğe dikkat çeker (Ritzer, 2013, s. 55). Burada modern Batı’nın rasyonelleşme sürecinin yaygınlaşması beraberinde insanlıktan çıkarıcı (de-humanization) bir sonuca yol açmaktadır. Bu anlamda McDonald’s restoranında çalışan bir işçinin rasyonelliği ile Holocoust’un gerçekleştiği toplama kampındaki bir görevlinin rasyonelliği arasında kuramsal düzeyde temel bir benzerlik bulunmaktadır. Her iki durumda da insansız teknolojilerin hâkim olduğu ve rasyonelleşmenin, insanlıktan çıkma biçiminde kendisini gösterdiği söylenebilir.

Öz olarak ifade edersek, McDonaldlaşma ve Holocoust aynı rasyonelleşme ilkelerine dayanmaktadır. Ritzer’e göre ilkin, Naziler, McDonaldlaşmanın verimlilik ilkesi gereğince kamptaki Yahudi esirlere kendi işlerini yaptırıyorlardı. İkincisi, Yahudiler’den en kısa sürede kaç kişinin öldürülebileceğine ilişkin hesaplanabilirlik ilkesi devreye sokuluyordu. Üçüncüsü, soykırımın öngörülebilirliği amaçlanmaktaydı, sözgelimi trenler tıpkı montaj bandı gibi çalışmakta ve Yahudiler böylece sıraya dizili biçimde toplama kamplarına götürülüyordu. Dördüncüsü, kurbanlar dev teknolojilerle denetime tabi tutulmakta ve böylece en sonunda Yahudi Soykırımı akılcılığın akıldışılığı olarak cisimleşmekteydi (Ritzer, 2011, s. 53-55).

Ritzer’in McDonaldlaşma tezi, rasyonelleşmenin sadece yiyecek tüketimiyle sınırlı olmadığını, toplumsal hayatın her alanını kuşatan bir süreç olduğuna dikkat çekmektedir. Bu anlamda McDonaldlaşma, Weber’in demir kafes ile ifade ettiği rasyonelleşme sürecinin günümüzde fast-food ile ifade edilen bir rasyonelleşmeye evrildiğini vurgulamaktadır. Bu biçimiyle rasyonelleşmenin temel boyutlarını verimlilik, öngörülebilirlik, hesaplanabilirlik ve akılcılığın akıldışılığı oluşturmaktadır. Ritzer, McDonaldlaşmanın olduğu kadar Holocoust’un da rasyonelleşmenin bir sonucu olduğunu ve rasyonelleşmenin bu boyutlarını taşıdığını ileri sürer. Günümüzde rasyonelleşme toplumsal yaşamın giderek daha fazla insansız teknolojilerle denetlenmesine yol açmaktadır.

Kaynakça

Ahuvia, Aaron & Bilgin, Elif Izberk (2011). Limits of the McDonaldization Thesis: eBayization and Ascendant Trends in Post-industrial Consumer Culture. Consumption Markets &Culture, 14(4), s. 361-384.

Bakardjieva, Maria (2014). Social Media and the McDonaldization of Friendship. Communications, 39(4), s. 369–387.

Göker, Göksel (2015). İletişimin McDonaldlaşması: Sosyal Medya Üzerine Bir İnceleme. Turkish Studies. International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 10(2), s. 389-410.

Marshall, Gordon (1999). Sosyoloji Sözlüğü (Çev. Osman Akınhay). Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

Blank, Grant (2007). Consumption, Food and Cultural. The Blackwell Encyclopedia of Sociology (Ed. George Ritzer), s. 723. Oxford: Blackwell Publishing.

Ritzer, George (2011). Toplumun McDonaldlaştırılması: Çağdaş Toplum Yapısının Değişen Karakteri Üzerine Bir İnceleme (Çev. Şen Süer Kaya). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Ritzer, George (2013). Sosyoloji Kuramları (Çev. Himmet Hülür). Ankara: Deki Yayınları.

Warde, Alan (2006). McDonaldization. The Cambridge Dictionary of Sociology  (Ed. Bryan S. Turner), s. 374. Cambridge: Cambridge University Press.