Pathos

Pathos

Yazanlar: Cem Yaşın & Can Cengiz

Seslendiren: Bilimser Yağmur Demirel

İlgili Maddeler: Ethos,    Örtük Tasım

Aristoteles (1995:38)’e göre “söylenen sözün sağladığı üç tür inandırma tarzı vardır. İlki, konuşmacının kişisel karakterine bağlıdır; ikincisi, dinleyiciyi belli bir ruh haline sokmaya bağlıdır; üçüncüsü ise konuşmacının kendisinin sözcüklerinin sağladığı tanıta ya da sözde tanıta…”[1356a] İknanın bu üç tarzı, sırasıyla ethos, pathos ve logos’tur. Çağdaş iletişim modelini klasik retorik kuramı ile karşılaştıran Wise (1989: 6)’a göre, “argümanlar mesaj ile ethos ise kaynak ile ilgili görünmekte ve pathos, alıcı üzerinde mesajın etkisini amaçlamaktadır” Pathos retoriğin bir boyutudur ve şunları içerir:

1 – Dinleyicinin soruları.

2 – Bu sorular ve cevapları karşısında hissettiği heyecanlar.

3 – Kendisine göre bu soruların cevaplarını doğrulayan değerler” (Meyer, 2009: 31).

Prosser (2009: 105) ise, pathos veya duygusal ispatın “arkadaşlık, neşe, kızgınlık veya hüzün gibi dinleyicinin duygularına başvurmaya dayandığını ” ifade etmiştir.

Antik Yunan’da Pathos ve duygulara başvurunun (appeal to emotion) ikna gücü, Homeros’un İlyada’sında da yer almaktadır. Truva Kralı Priam’ın, oğlu Hektor’un cesedini vermesi için duygulara başvuruşu, Aşil’i ikna etmiş, Hektor’un cesedini teslim etmesini sağlamıştır. İlk sofistler, pathos ve duygulara başvurunun (appeal to emotion) dinleyici üzerindeki etkisinin farkındadır. Gorgias,  “mantıksal argümanın yanında duygunun ikna gücünü fark eder”(Kennedy, 1963: 63). De Romilly (1974)’e göre, Gorgias’ın retorik teorisi, dilin kullanımı ile dinleyicileri büyülemek üzerine kuruludur. Gorgias’ın retorik tekniği, dil sanatları ile desteklenen dilin etkin kullanımı sayesinde dinleyicinin büyülü bir atmosfere sokulmasına ilişkindir. 20. yüzyılda Goebbels’in propaganda tekniği, Gorgias’ın ilkelerini kullanarak, büyülü atmosfer yaratmaya dayanmaktadır.  Sofistler, sadece logos veya rasyonel argüman kullanmanın yanı sıra, dinleyicinin duyguları ile de ilgilenmişlerdir. Segal (1962), ‘Gorgias ve Logos’un Psikoloji’ (Gorgias and the Psychology of the Logos) başlıklı çalışmasında duygusal argümanı, rasyonel argümanın tamamlayıcısı olarak ifade etmiştir.  Duygulara hitap edebilmenin anahtarı ise söz sanatlarıdır. Dil sanatlarının kullanımı, konuşmaya şiirsi bir hava katmaktadır. Aristoteles (1995: 26), Gorgias’ın retoriğe bu katkısını şöyle ifade etmiştir: “Şairlerin etkisi yoluyla söylev düzyazısının dili, başlangıçta, Gorgias örneğinde olduğu gibi, şiirsel bir renk almıştır”.

Sofistler, dinleyicinin duygularını etkilemek için duyguların nitelikleri ve nedenlerini çözümlemişlerdir. Aristoteles ise, kendinden önceki tüm retorik kuramının çözümlemesi niteliğindeki ‘Retorik’ başlıklı kitabında, bu duyguları ve duyguları temellendiren insani vasıfları derinlemesine betimlemiştir. Aristoteles, duyguları tek tek tanımlar ve kategorilere ayırır. Green (2001: 558)’e göre “Aristoteles, ‘pathos’u insanların haz ve acı hissetmelerine dayanarak farklı yargılarda bulunduklarından dolayı, yargıların güdüsü olarak ele almıştır” Karşıtlıkları oluşturan ayrışmalar, ‘pathos’ sürecine yansımaktadır.   Bu karşıtlıklar: öfke ve ılımlılık, dostluk ve nefret, korku ve güven, utanç ve utanmazlık, minnettarlık ve nankörlük, acıma ve kızgınlık, hoşnutluk ve  kıskançlık, çekişme ve hor görme gibi unsurlardan oluşur.  Green (2001: 559)’e göre, Aristoteles’in ethos ve pathos ilişkisi, ardıllarınca yanlış anlaşılmıştır. Aristoteles’e göre “hatibin karakterine güven esinleyen üç şey vardır (bizi, hakkındaki herhangi bir tanıttan ayrı olarak, bir şeye inandıran üç şey): sağduyu, iyi ahlaki karakter ve iyi niyeti doğrulayan değerler”(Aristoteles, 1995: 97-98). Bu yönüyle ethos, hatibin dinleyicide uyandırdığı hissiyattır. Konuşmanın dinleyicide uyandırdığı duygular ise ‘pathos’dur. Bu yönü ile birbirini bütünleyen parçalar olarak görünürler.

Aristoteles’in kuramının derin izlerini taşıyan Roma retoriği, büyük oranda stoa düşüncesinden etkilenmişti. “Mantığı, Aristoteles gibi bir araç olarak yorumlayan ve rasyonel söylemin bilimi olarak tanımlayan Stoacılar, bu bilimi retorik ve diyalektik olarak iki alana bölmüşlerdir” (Cevizci, 2010: 148). Retorik ise, rasyonel argüman ile temellenmekteydi. “Sokrates öncesi doğa felsefesine başvuran Stoacılar, Herakleitos’tan dünyanın ana maddesi olarak ateşle, logos öğretisini ödünç almışlardır” (Cevizci, 2010: 149). Stoa felsefesine dayanan Roma retoriğinde, ‘logos’un ve rasyonel argümanın ağırlığına rağmen, Roma Retoriğinin iki büyük kuramcısı olan Marcus Tullius Cicero ve Quintilian, duygusal başvurulara ve ‘pathos’a retorik kuramları içinde  yer vermişlerdir. “De Oratore’un II. kitabında, duyguların ayrıntılarını tartışır ve hatiplerin dinleyicileri üzerinde nasıl güçlü duygular uyandırdığını açıklar. İyi bir hatip, dinleyicide sadece uygun duyguları harekete geçirmez, aynı zamanda eş zamanlı olarak duyguları birlikte deneyimler” (Herric, 2005: 107). “Cicero’nun hatibi, dinleyiciye hissettirmek istediği hissi öncelikle kendi hissetmelidir ve Cicero bunu pratik, etik ve drama temelinde düzenler”(Green, 2001: 560). “Aristoteles gibi Çiçero da, hatibin duyguları tam olarak anlaması gerektiği fikrindedir. Doğanın insana bahşettiği bütün zihni duygular (animorum motus) derinlemesine anlaşılmalıdır. Çünkü o, hatibin bütün gücü ve bilimini taşıdığı icrasının (vurgu ekleyerek) nesnesi olan seyircinin, hislerini yatıştıran ve ateşleyendir” (Herric, 2005: 107) .

Ortaçağ boyunca retorik, kilisenin ve manastır eğitiminin etkisiyle şekillenmiştir. Augustine gibi retorik kuramcıları, Antik Yunan ve Roma kuramlarını inanç öğretileri ile sentezlemişlerdir. Kennedy (1999: 171)’e göre, Hristiyanlıkla ilgili hiçbir içeriği olmamasına rağmen Cicero’nun erdem sevgisi ve arayışı,  Augustine üzerinde etkili olmuştur. “Ortaçağ felsefesinin başlangıcında, Aziz Augustine bulunur.” (Cevizci, 2010: 173) Roma İmparatorluğu’nun yıkılma döneminde dünyaya gelen Augustine, Roma’da Latince ve retorik eğitimi almıştır. Eğitimine dilbilgisi ve edebiyat eğitimi ile başlayan Augustine, öncelikle Kartaca’ya giderek retorik eğitimi almıştır. “Tagaste’de bir yıl dilbilgisi öğretmenliği yaptıktan sonra, Kartaca’ya dönerek retorik öğretmeni olmuş, 383 yılında ise Roma’ya gitmiştir. Bunda, tutkulu bir retorik öğretmeni olmasının etkili olduğu söylenmiştir. Roma’da umduğunu bulamayan Augustine, bir yıl sonra Milano Belediyesinin retorik kürsüsü başkanlığına geçmeyi kabul eder” (Ağaoğlu ve Köker, 2004: 140-41). Augustine,  ‘pathos’ kavramı ile iradeyi (volition) birleştirir. Duygular, tamamı ile kötü olamaz. “Bütün duygular istencin (will) eyleminin sübjektif deneyimidir ve aşk, insan deneyiminin merkezindedir” (Green, 2001: 562). Cicero’nun tarz ile ilgili sınıflandırmalarını, konuşmanın amacına göre sınıflandırır. ‘Pathos’, teolojik amaçlar için dinleyicilerin bir ruh halinden diğerine geçirilmesinin sürecidir. Ortaçağ boyunca ‘pathos’, manastırlarda retorik eğitimi altında, vaaz ve eğitim aracı olarak ele alınmıştır.

Rönesans retorik kuramı, eğitim tartışmaları içinde gelişmiştir. Rönesans’ın; Erasmus, Ramus, Valla, Agricola gibi önde gelen düşünürleri, gramer, mantık ve retorikten oluşan ‘trivium’ ve aritmetik, geometri, müzik ve astronomiden oluşan ‘Quadrivium’,dan oluşan ortaçağ eğitim müfredatına karşı çıkmışlardır. “Birçok Hümanist düşünür, içerikleri tam olarak akademik olmasa da, daha geniş kitlelere düşüncelerinin yayılması için çaba harcamıştır”(Plett v.d., 2001: 680). Diyalektik, mantık ve retoriğin eğitim içindeki yerini yeniden tanımlamışlardır. Erasmus gibi hümanist düşünürler, bu süreçte ‘pathos’u, pedagojik bir bağlamda ele almıştır. Rönesans düşünürleri retorik, mantık ve diyalektik ilişkisini yeniden tasarlayarak daha geniş kitlelerin eğitimi için müfredat önerileri hazırlamışlardır. “İknaya güçlü yönelim ile motive olan hümanistler, Aristoteles’in Retoriği’nin ikinci kitabında, Cicero’nun De Oraore’unun II. Bölümünde, Quintilian’ın Institutio Oratoria’sınde değinilen insan arzusu ve duygularını çalışmışlardır. Deneyimli bir hatip veya bir insan, ‘affectus’ ile aynı frekansı yakaladığında bir konu hakkında özel bir duyguyu deneyimlemiş ve dinleyicide aynı duyguyu sağlama arayışında olmaktadır” (Herric, 2005: 157). Rönesans düşünürlerinin bir çoğunun, ikna edici argümanın ortaya çıkışını diyalektiğe bırakmalarına rağmen ‘pathos’, üslüp ve retorik çalışmaları içinde kalmıştır.

Rönesans düşünürlerinin retorik ve psikolojiye dair duydukları ilgiye, 18. yüzyıl İngiliz retorikçilerinde de rastlanmaktadır. George Camphell, ‘Retoriğin Felsefesi’ (The Philosophy of Rhetoric) başlıklı çalışmasında, duyguları yükseltmenin ve duygular ile iletişim kurmanın üç yolunu tanımlar: “(1) yedi duruma denk gelecek duygular ile fikirleri geliştirmek, (2) dinleyicinin hatibe sempati duymasını sağlamak, (3) canlandırıcı bir üslup ile fikirleri sunmak”(Walzer, 2003: 90). Camphell, arzuları harekete geçirecek yedi durum veya araç üzerinde durmuştur. Bunlar, “(1) Olasılığı artırmak, (2) eylemin olmakta veya olmuş olduğuna dair akla yakınlık, (3) tehlikeli olan şeyin abartılması, (4) zamanın yaklaşmasının yarattığı acilliyet duygusunun ve stresin arttırılması, (5) dinleyiciyi mekana bağlama, (6) konuşan ve dinleyenlerin bu etkilerini ilişkilendirmek, (7) tehlikede olma hissiyatını artırmak ve canlandırıcı bir üslup ile fikirleri sunmak”(Walzer, 2003: 81).

Perelman’ın, 1969 yılında yayınladığı Yeni Retorik (The New Rhetoric) başlıklı eserinde, öne çıkan iki kavram, argüman ve dinleyici/izleyicidir. Argüman, klasik retorikte ‘logos’a, dinleyici ise ‘pathos’a denk düşmektedir. Dinleyici/izleyicinin (the audience) ve argümantasyon kavramlarının iç içe geçmesi, hatip ile dinleyici/izleyiciyi denk düzeye getirmektedir. Geen (2001: 567)’e göre çalışma, hatip ve dinleyici arasında paylaşılan ruh halinin nasıl oluştuğu ve argümanların kabul edilebilirliğini sağlayan şeyin ne olduğu ile ilgilenir. Perelman, izleyiciyi üç gruba ayırır: dinleyici olarak benlik (the self as audience), özel (tikel) dinleyici/izleyici (particular audiences), evrensel dinleyici (The Universal Audience). “… hatipler dinleyicinin inançlarına ve değerlerine dikkat etmek ve argümanlarını özel dinleyicinin inançlarına uyarlamak zorundadır. Her sosyal çevre veya ortam, baskın fikirler ve bu fikirlerin tereddütsüz temellendiği öncüllerce belirlenen, sorgulanmamış inançlar açısından ayrışmaktadır”(Herric, 2005: 201).

‘Pathos’ ve duygusal argümana başvuru (appeal to emotion), retoriğin en temel kuramsal tartışma konularından biridir. Toplumsal iktidarın oluştuğu zemindir. Dijital dönüşüm ile hatip dinleyici/izleyici ilişkisinin değişimi, ethos ve pathos kavramlarını da iç içe geçirmiştir. İçeriğin, tüketiciden üre-tüketiciye yönelimi, iki kavramın arasındaki sınırı da belirsiz hale getirmektedir. İletişim süreci dijital iletişim ortamının algoritmaları ile de şekillenmektedir. Kent devletinin, agorada toplanan yurttaşlarının oluşturduğu kamusal alan yerini, yapay zeka yazılımlarının ve arama motorlarının yönlendirmeleri ile şekillenen, sosyal medya platformlarından oluşan kamusal alana bırakmıştır.  Pathos, arama motorları ve algoritmaların filtre balonları ile biçimlenmektedir.

Kaynakça

Ağaoğlu, M.A. ve Köker, L. (2004).İmparatorluktan Tanrı Devlete, 5.Baskı, Ankara:İmge.

Aristoteles (1995). Retorik. (M.H.Doğan, Çev.) İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Cevizci, Ahmet (2010). Felsefe Tarihi, 2.Baskı, İstanbul: Say.

De Romilly, J. (1974). Magic and Rhetoric in Ancient Greece. Cambridge

Futter, D. (2012). Gorgias and the psychology of persuasion. Akroterion, 56.

Green, L.D, (2001). Pathos. T.O. Sloane (Ed.) Encyclopedia of Rhetoric (s.554-569) içinde. Oxford: Oxford University Press.

Meyer, Michel (2009). Retorik, Ankara: dost Kitabevi, Kültür Yayınları

Perelman, C., & Olbrechts-Tyteca, L. (1969). The New rhetoric: a treatise on argumentation. Norte Dame, Ind: Univversity. of Norte Dame Press.

Plett, H.F., Spies, M., Moss, J.D. ve Kneidel, G. (2001). Renaissance rhetoric, T.O. Sloane (Ed.) Encyclopedia of Rhetoric (s.554-569) içinde. Oxford: Oxford University Press.

Prosse, M.H. (2009). Classical Rhetorical Theory S. W. Littlejohn ve, K. A. Foss (ed.) Encyclopedia of communication theory. (s.103-108) içinde. Los Angeles, Calif: Sage.

Segal, C. (1962). Gorgias and the Psychology of the Logos. Harvard Studies in Classical Philology, 66, 99-155.

Wisse, J. (1989). Ethos and pathos: From Aristotle to Cicero. Amsterdam: Hakkert.

Walzer, A. E. (2003). George Campbell: Rhetoric in the Age of Enlightenment. Albany: State University of New York Press.