Pierre Bourdieu’nün Beğeni Kavramı

Pierre Bourdieu’nün Beğeni Kavramı

Yazarlar: Himmet Hülür & Hamit Ölçer

Pierre Bourdieu’nün Beğeni Kavramı

Pierre Bourdieu sosyolojisinde “beğeni” kavramı, saf estetik bir yatkınlığı değil insanların ait oldukları sınıfsal pozisyonlarının gereği olarak sürdürdükleri bir yaşam tarzı pratiğini yansıtan davranış eğilimlerini ifade etmektedir. Bourdieu’nün Ayrım (2017) adlı yapıtında ortaya koyduğu temel bakış açısına göre yemek yeme biçimi, müzik zevki, okunan gazeteler ya da sportif zevkler gibi beğeni kalıpları bireylerin hem ait oldukları sınıfsal konumlarına göre hem de aynı sınıf içerisinde diğer bireylerden kendilerini ayrıştırmanın ya da farklılaştırmanın bir ölçütü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Beğeniyi, bireyin saf estetik bir yatkınlığı olarak değil sosyolojik bir açıdan ele alan Bourdieu, belirli bir mekânda cisimleşmenin zamansallığını içeren gündelik yaşam fikrini vurgular. Pratik, beden ve mekân arasındaki yakın bağlantı Bourdieu’nün, Kant’ın bireyci ve tarafsız beğeni anlayışına sosyolojik bir eleştiri getirmesinin temelinde yatmaktadır (Turner, 2014: 116). Bir bakıma Bourdieu’nün, Kant’ın estetizmini daha çatışmacı/eleştirel bir bakış açısıyla ele aldığını söyleyebiliriz.

Beğeni anlayışları belli bir konumu ve bu konum içerisindeki ayrıştırıcı faaliyetleri içerir. Bourdieucü beğeni yargısı, toplumsal sınıflandırmanın sinsi ve kıskandırıcı sonuçlarını içeren değerlendirmelerle ilişkilidir (Warde, 2007, s. 1). Bu anlamda, beğeni, sadece beğenenin estetik anlayışı açısından değil aynı zamanda toplumsal konumlardaki ayrım ve farklılaşmada oynadığı rol açısından çözümlenmektedir.

Bir bakıma, beğeni yargısında bulunmak sembolik düzeyde bir şiddetin de ifadesini teşkil etmektedir. Bourdieu için, “örneğin, büyük bir piyanoya sahip olmayı seçen biri, bir akordiyon tercih edenden farklıdır. Bir seçim (piyano), farklılığı hak ederken diğerinin (akordiyon) bayağı olarak değerlendirilmesi, bir bakış açısının egemenliğinin başka bir görüş açısı benimseyenlere karşı uygulanan sembolik şiddetin sonucudur” (Ritzer, 2013, s. 536).

Bourdieu, yaptığı saha çalışmasında hiyerarşikleştirici özelliğine göre üç tip beğeni grubundan söz eder. Bunlardan “meşru beğeni”, kendine fazla güvenen estetler gibi eğitim düzeyiyle doğru orantılı olarak artan ve egemen sınıfın eğitim sermayesi bakımından en zirvedeki beğeniye tekabül eder. “Ortalama beğeni” daha ziyade orta sınıflarda rastlanan bir beğeni kategorisini oluşturur. “Popüler beğeni” ise daha çok halk sınıflarında gözlemlenmektedir (Bourdieu, 2017, s. 31-32).

Bourdieu için kültürel seçimler, evrensel beğeni ya da estetik değerler içinde yer alan yapılandırılmış kalıplar çerçevesinde ayırıcı pratikler bütünü meydana getirmektedir (Güven, 2016, s. 65). Bu bağlamda örneğin hâkim beğeninin algıladığı ve takdir etmiş olduğu ayırıcı öğeler golf, tenis, yatçılık, kayak ya da eskrim gibi pratiklerde ifadesini bulmaktadır (Bourdieu, 2017, s. 316). Bourdieu, insanların beğeni tarzlarını dışa vurmalarının, sosyal tanınma ya da statü için mücadeleyi mobilize ettiğine dikkat çeker (Jenkins, 2006, 83).

Filmden tiyatroya, mobilyalardan giysilere kadar bireyin kendine özgü olan bir tercihte bulunması aynı zamanda bir yer saptama eylemi olarak karşımıza çıkmaktadır (Bourdieu, 2017, s. 342). Başka bir deyişle, bireyin beğeni kalıpları bu anlamda onun toplumsal alandaki konumunun da göstergesi olmaktadır. Böylece beğeniler ile insanlar eşleşerek uyumlu çiftler olarak karşımıza çıkmaktadır (Bourdieu, 2017, s. 354).

Beğeni sadece olumlu anlamda bir zevki değil aynı zamanda zevksiz olan bir şeyi de ifade eder. Dolayısıyla simgesel ayrımlar kavramsal olduğu kadar aynı anda toplumsaldır. Gündelik pratik tercihlerimiz, yüksek/düşük, parlak/sönük, benzersiz/sıradan, önemli/önemsiz gibi kavramsal sınıflandırma biçimleri etrafında düzenlenmektedir. Bu tercihlerle biçimlenen yaşam tarzları insanları birbirinden farklı kılan davranış kalıpları olarak karşımıza çıkmaktadır (Ünal, 2017, s. 380-383). Bu bakımdan beğeni olgusu hem farklılaşmış hem de farklılaştırıcı bir özelliğe sahiptir.

Bourdieu’ye göre beğenilerimiz bizi anlatmakta ya da bizi açığa vurmaktadır. Bir şeye karşı estetik bir duyarlılığın gerekliliği beraberinde estetik hoşgörüsüzlüğü de getirir. Bu durumda estetik hoşgörüsüzlük korkunç derecede şiddet içermektedir (Bourdieu, 2016, s. 187). Bir kimsenin kendi beğenisine uygun olan bir şeyi seçmesi aynı zamanda kendisini keşfetmesidir (Bourdieu, 2016, s. 193). Bir bakıma, insanların beğenilerini ve beğeni pratiklerini anlamak, hem bireysel yönlerini hem de sosyolojik boyutlarını ele alan bir sosyoloji yapmak demektir (Bourdieu, 2016, s. 197).

Taklit ve ayrım mekanizması, Bourdieu’nün zevkler hiyerarşisini açıklamaya dönük olarak geliştirdiği iki mekanizmadır. Bu anlamda, her sınıf kendinden üstün konumda olan sınıfların zevklerini taklit etme eğilimindedir. Ancak öte yandan, üst sınıflar alt sınıfların bu eğilimini kendi ayrıcalıklı konumları için bir tehdit unsuru olarak gördüklerinden dolayı kendilerini diğer sınıflardan ayrıştırmak için yani ayrım mekanizmasını devreye sokarlar (Jourdain & Naulin, 2016, s. 92). Böylece beğeni, toplumsal sınıflar arasındaki farkın ve eşitsizliğin bir aracı olarak rol oynamayı sürdürür.

Taklit ve ayrım mekanizması birbirini takip eden tepkisel süreçler dahilinde gerçekleşir. Önemli olan husus her bir sınıfın hem kendi pozisyonunu koruması hem de ötekilerden kendisini farklılaştırmasıdır. “Her sınıf kendisinden üstün sınıfların zevkini taklit etmeye çalışırken, bir yandan da kendisinden aşağıdaki sınıfların zevklerinden ayrılmaya çalışmaktadır” (Jourdain & Naulin, 2016, s. 93-94). Bu noktada Bourdieu en çok orta sınıftan insanların özellikle üst sınıfları taklit ettiklerine ve kendilerini alt sınıflardan ayrıştırdıklarına vurgu yapar. Dolayısıyla orta sınıf “küçük burjuva” yaşam tarzı her zaman için üst sınıflara özenen bir eğilim gösterir.

Bourdieu, sınıfların birbirine yakın olabilecek beğeni anlayışlarını içeren unsurlar olsa da nihayetinde belirli düzeyde hiyerarşik bir manzaranın oluştuğunu saptar. Yapmış olduğu saha çalışmalarında Bourdieu vasıflı işçilerin daha çok pişti, futbol oynadıklarını ve akordiyon çaldıklarını, ücretli işçilerin de bu beğenilere yakın durduğunu; oysa ki serbest meslek sahiplerinin daha çok golf, briç ya da piano gibi pratiklerle ilgili olduklarını saptamıştır (Jourdain & Naulin, 2016, s. 114). Burada önemli olan nokta, sınıfsal ya da mesleki kategorilerde bulunan insanların her yerde benzer beğenilere sahip olma eğiliminden ziyade her bireyin kendisini başkalarından ayırt etme eğiliminin yaygın bir durum olduğu fikridir.

Bourdieu, beğeninin, bireylerin içinde yer aldıkları sınıfsal uzam açısından kendilerini farklılaştırmalarında rol oynadığı fikrini savunmaktadır. Dolayısıyla beğeniler hiyerarşik düzlemde konumları inşa eder. Nesnelere yüklenen anlamlar dolayısıyla bireyler arasında bir yarış ve rekabet ortaya çıkmaktadır. “Başlangıçta soylu olan bir pratik, burjuva, küçük burjuva hatta halk sınıflarının giderek artan kesimleri tarafından benimsendiğinde soylular tarafından terk edilebilir” (Bourdieu, 2015, s. 17-18). Örneğin, 90’larda üst sınıfın beğenisine özgü olan Lacoste markasının halk sınıflarında yaygınlaşmasından sonra üst sınıflar kendilerini daha da farklılaştıracak markalara yönelmiştir (Jourdain & Naulin, 2016, s. 93). Dolayısıyla, beğeni farklılaşması toplumsal yaşamın doğasında bulunur.

Bourdieu’nün beğeni kavramı, her sınıfın kendine özgü beğeni kalıplarının durağan olmadığını dolayısıyla bunların zaman içinde devamlı değişim halinde olabileceğini gösterir. Beğeniler, bireyin kendisini konumlandırdığı sınıfsal uzam içindeki yaşam tarzını ifade etmektedir. Bu çerçevede, bireylerin yaşam tarzlarını ifade eden beğeni kalıpları aynı zamanda toplumsal yapının tabakalaşması hakkında fikir vermektedir. Sonuç olarak, üst sınıftan bireylerin, ekonomik ve kültürel sermayeleri yoluyla toplumda egemen kılınacak beğeni kalıplarını meşrulaştırabilme güçleri de bulunmaktadır. Bu açıdan, beğeni kalıpları, sosyo-kültürel alandaki iktidar mücadelesinin bir tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

 

 

Kaynakça

Bourdieu, Pierre (2015). Pratik Nedenler (Çev: Hülya Uğur Tanrıöver). İstanbul: Hil Yayınları.

Bourdieu, Pierre (2016). Sosyoloji Meseleleri (Çev: Filiz Öztürk & Büşra Uçar & Mustafa Gültekin & Aslı Sümer). Ankara: Heretik Yayınları.

Bourdieu, Pierre (2017). Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi (Çev: Derya Fırat & Günce Berkkurt). Ankara: Heretik Yayınları.

Güven, Uğur Zeynep (2016). Beğeni Sosyolojisi Açısından Kültürel Tabakalaşma: Yeni Orta Sınıf ve Yeni Medya. Sosyoloji Konferansları, 54, s. 61-84.

Jenkins, Richard (2006). Pierre Bourdieu. London: Routledge.

Jourdain, Anne &Naulin, Sidonie (2016). Pierre Bourdieu’nün Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları (Çev: Öykü Elitez). İstanbul: İletişim Yayınları.

Ritzer, George (2013). Sosyoloji Kuramları (Çev: Himmet Hülür). Ankara: Deki Yayınları.

Turner, Bryan S. (2014). Klasik Sosyoloji (Çev: İdil Çetin). İstanbul: İletişim Yayınları.

Ünal, Ahmet Zeki. (2017). Bourdieu’nün Tabakalaşma Teorisi Bağlamında Üst Sınıftan Alt Sınıfa Doğru Hayat Tarzı Tahakkümü, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(49), s. 380-388.

Warde, Alan. (2007). Does Taste Still Serve Power? The Fate of Distinction in Britain. Sociologica, 3, s. 1-28.